Saat 01.40..yazmaya başlıyorum,çünkü bir tek yazarsam hafifleyecek içimdeki coşku,öfke ya da adı konmamış her neyse.Instagramda bir post gözüme ilişti geçenlerde.
"Buy a notebook.Write down what you want.Write down what hurts you.Show it to someone you love.Save it for your children.Burn it in your backyard.Either way,go to bed knowing that in some way,those things are out of you."
"Bir defter al.İstedini yaz.Seni acıtan neyse onu yaz.Sevdiğin birine göster.Çocuklarına sakla.Bahçende yak.Öyle ya da böyle,onların senden çıkmış olduğunu bilerek yat"
Ezcümle;yaz,yaz,yaz..
İşte ben de gecenin bu vakti böyle yazarken aslında insanların yüzüne haykırmak istediğim bir şeyleri yazmak için böldüm tatlı uykumu.ınstagramda,bir kitaptan alıntılama yapıcaktım,herkesin görmesini istedim önce.Resmi gören okusun,okuyan farketsin.Ama ne alıntılama yapacağım Gamlı Prenses'in sözleri instagrama sığardı,ne de ..neyse işte.
"Sordukları zaman,bana ne iş yaptığımı,evli olup olmadığımı,kocamın ne iş yaptığını,ana babamın ne olduklarını sordukları zaman,ne gibi koşullarda yaşadığımı,yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum.Ve hepsine haykırmak istiyorum.Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey,benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey.Ne düzenli bir iş,ne iyi bir konut,ne sizin "medeni durum" dediğiniz durumsuzluk,ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil.Bu kolay olgulara siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim.Hem de hiçbir çaba harcamadan.İstediğiniz düzene erişmek o denli kolay ki...Ama insanın gerçek yeteneğini,tüm yaşamını,kanını,aklını,varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki.Bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün.Ama hayır,hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum.
Sizin düzeninizle,akıl anlayışınızla,namus anlayışınızla,başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.Aranızda dolaşmak için giyiniyorum.Hem de iyi giyiniyorum.İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.Aranızda dolaşmak için çalışıyorum.İstediğimi çalışmama izin vermediğiniz için.İçgüdülerimi hiçbir işte kullanmama izin vermediğniz için.Hiçbir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum,bir şey yapıldı sanıyorsunuz.
Yaşamım boyu içimi kemirttiniz.Evlerinizle.Okullarınızla.İş yerlerinizle.Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.Ölmek istedim,dirilttiniz.Yazı yazmak istedim,aç kalırsın dediniz.Aç kalmayı denedim,serum verdiniz.Delirdim,kafama elektrik verdiniz.Hiç aile olmayacak insanla biraraya geldim,gene aile olduk.Ben bütün bunların dışındayım.
Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken,hangi otobüs ya da tren istasyonuna,hangi havaalanı ya da hangi limana gideceğimi bilmediğim bu sabahta,iyi,başarılı,düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum"
Bu bir buçuk sayfa ;ama anlattıkları sonsuz.
Olur da eline Küçük prens'i hiç almamış,etnosentrik bakış açısıyla başkalarını yargılayan,kalıplar koyan,sadece sayılarla insanlara değer veren,her şeyi basite indirgemiş,kalbiyle değil de gözüyle bakan,,,birilerinin gözüne çarpar diye..
"Ama gözler gerçeği görmez ki,yüreğiyle aramalı insan"
evet,"Ben gökyüzümün altında,topraklarımın üzerinde olacağım."
Parantez:Bu yazımı düşüncelerimin birebir örtüştüğü ve çok sevdiğim arkadaşım Seval'e ithaf ediyorum.
İyi sabahlar,iyi haftalar!